04 Mayıs 2012

Aslolan tiyatronun özgürlüğünü savunmaktır.

     
 Türkiye’de tiyatro deyince akla ilk gelen isimlerden Haluk Bilginerin AGOS ta çıkan röportajı, sanatçıya olan hayranlığımı daha da perçinledi.

   Kapalı gişe oynuyorsunuz ama Türkiye’nin en pahalı özel tiyatrolarından birisiniz. Bunun nedeni ne?
Yoo, biz çok ucuzuz Devlet Tiyatrolarına göre. Devlet Tiyatrosu bizden daha pahalı…
•          Nasıl yani?
Kaç para veriyorsunuz Devlet Tiyatrosu’na?
•          Tam bilet 10 lira.
Yanlış biliyorsunuz. 100 lira veriyorsunuz. 90 lirası peşin alınıyor çünkü. 10 lirayı kapıdan girerken veriyorsunuz. 90 lirayı da vergilerinizle. O oyunlar sizin paranızla yapılıyor. Parasını ödediniz aslında, hem de peşin... Biz çok ucuza oynuyoruz. 40 liranın üzerine çıkmaya korkuyoruz.
•          Daha önce “Sanatçı memur olamaz” demiştiniz; sanatçıya memur sıfatı veren 657. Madde için ağır eleştirileriniz oldu.
Ulusal tiyatro olmasın demiyorum, memuriyet olmasın diyorum. Dünyanın hiçbir yerinde memur oyuncu yoktur, bu anlamda Türkiye tek örnektir ve oyuncuların da bunda ısrar etmesi, asıl bununla savaşmamaları bana çok ilginç geliyor. Çünkü siz özgürlüğünüzü talep etmezseniz, birileri gelir ve özgürlüğünüze ipotek koyar. Çünkü özgür değilsiniz, memursunuz. Memur ne demek? Amiriniz var. Sanatçının amiri olur mu?
•          Şehir Tiyatroları zor zamanlardan geçiyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz.
Aynı sıkıntı oradaki de... Memursanız, amiriniz var ve amiriniz bir gün “Ben böyle yapmanı istiyorum” der. Yarın başka bir amir gelir, başka bir şey söyler. Tabii ki belediyenin yaptığı çok yanlıştır. Böyle bir şey olmaz, bürokratlar tiyatroya karar veremez. Ama, iyi de, sen de memursun.... Bundan 10 yıl önce Taksim Sahnesi’nin girişinde bir bildiri gördüm. “Sanatçı emekliliğine hayır” başlıklıydı o bildiri ve “Sanatçılar emekli edilemez” deniyordu. Güzel kardeşim, sen memur olmayı kabul ettin de, emekli olmayı mı kabul etmiyorsun? Memursan emekli olacaksın, işin kuralı bu.
•          Şimdi ne olacak peki?
Bu badireyi atlatırlarsa memur olmaya itiraz edecekler ve tiyatronun özgürlüğünü kazanacaklar. Kendi garantilerini değil, tiyatronun özgürlüğünü kazanırlarsa güzel şeyler olur.
•          Devlet ve Şehir tiyatrolarının repertuvarını nasıl buluyorsunuz? Cesur oyunlar sahnelenmiyor mu sizce de?
Öyle ama, bir gün geliyor, böyle şeyler oluyor. Hayatında bir kez bile olmaması gereken bir şey, bir kere bile olsa, bu çok fazladır. Sanatçı memur olamaz, nokta. Bunun tartışması bile abesle iştigaldir. Sanatçının hayatını garanti altına almak gibi bir derdi varsa nasıl sanat yapacak? Güvence aranarak hayat ve insan merak edilemez. Çünkü oyuncunun işi, insanı merak etmektir, hayatı merak etmektir. “Bir güvencem olsun da merak etmesem de olur”la oyunculuk olmaz. İki yanlış bir doğru etmez. Belediyenin yaptığı tabii ki yanlıştır ama memur olmak da yanlıştır.
•          Belediye geri adım atar mı?
Hiç beklemiyorum, atmayacak. Niye atsın ki, parayı ben veriyorum, benim istediğim olacak, sen benim memurumsun diyor. Niye hâlâ perde açılıyor Şehir Tiyatrolarında? Bana böyle yapsalar ben perde açar mıyım? İstifa eden oyuncu oldu mu? Olur mu sizce? Cevap veriyorum, olmaz ve bu böyle devam edecek. Oyuncular toplu istifa etmediği sürece bu böyle devam edecek. Biz bu yapının değişmesini istiyoruz demedikleri, özerklik talep etmedikleri, memur kaldıkları sürece, istediğin kadar konuş, “657’ye bağlı memurumsun, ben ne dersem o olur” der senin patronun. Patronlu sanat olmaz. Ama devlet de tiyatro yapılacak ortamı yaratmak zorundadır.

Röportajın devamına buradan ulaşabilirsiniz.

4 yorum:

  1. "Tiyatro okul kadar, hastane kadar önemlidir. Gövde hastası ölür, ruh hastası öldürür. Ömrü boyunca tiyatrosuz kalan bir toplum, önce dilini yitirir, geleneğini unutur, sonra bütün bağları çözülür, sokağa düşer. En büyük kötülük birbirimizden ayrıldığımız gün başlar.

    Tiyatronun en büyük gücü "söz"dedir. Üstün insanlardan bize kalan tek düşünce anıtı, bu granit kelimelerle örülmüştür. İnsanlığın sesi, tiyatroda duyulan sözlerle kulaktan kulağa, kuşaktan kuşağa geçer, geleceğe armağan kalır. Tiyatroda seyircinin kana kana içeceği bu söz yağmurudur; ruhları yıkayan bu söz tufanıdır.

    Bir toplumun kültür ölçüsü tiyatrosudur." Muhsin ERTUĞRUL

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. işte bu yüzden tiyatrocu memur olmamalıdır ki özgür olabilsin...

      Sil